25 Ağustos 2010 Çarşamba

Starcity Gezisi

Yenibosna-Sefaköy Caddesi üzerinde Altınyıldız Fabrikasının karşısı, Kom Mayo'nun hemen üstünde Starcity adında bir alışveriş merkezi (AVM) açıldı geçtiğimiz aylarda. Bir türlü ziyaret etme fırsatı bulamaıştık, ramazan vesilesiyle akşam ezanını beklerken bir gezelim dolaşalım dedik. İlk izlenimim Starcity'nin otopark sorunu yok, hem al katta hem üst katta büyük ve kullanışlı otoparkı var. İçeriye girdiğinizde de içinizi asla sıkmayacak hoş bir dekor, klimalarla serinletilmiş gayet hoş bir mekan. En alt katında Teknosa ve Migros, üst katlarda da giyim kuşam konusunda aklınıza gelecek her markanın gayet zengin ürün standlarıyla mağazaları var. Acıktığınızda birşeyler atıştırabileceğiniz büfelerle oturup ağız tadıyla yemek yiyebileceğiniz lokantalar mevcut. Tuvaletleri de pırıl pırıl. En üst kattaki LCV mağazasından oğlum ve kızım için bir kaç parça kıyafet alırken bizimle ilgilenen tezgahtar arkadaşların ilgisi ve güleryüzlülüğü de dikkatimden kaçmadı. Yenibosna'da ya da yakın bir yerlerde ikamet ediyorsanız gezilip vakit geçirilecek bir yer. Tavsiye ederim.

Yenibosna'da İftar

Bugün öğle üzeri Yenibosna Mithatpaşa Caddesi üzerinde Molla Gürani Camii'nin hemen altındaki eski adıyla Maslakçeşme, yeni adıyla Şehit Güven Kösen Parkı'nda masalı sandalyeli bir hareketlilik başladı. Parkın için yaklaşık 1 saatte bembeyaz plastik masa ve sandalyelerle doluverdi, iftar hazırlığı yapıldığı belliydi. Biz de meraklı bakışlarla kimdir bu hayır sever diye akşam ezanını beklemeye başladık. Ezana yaklaşık yarım saat kala Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu çıkagelince hayırseverin Bahçelievler Belediyesi olduğu anlaşıldı tabii. Bu arada tüm sandalyeler dolmuştu, hatta elinde tenceresiyle yaşlı bir teyze ile bir kaç kişi evine götürebilmek için yemek almaya gelmişlerdi. Tabi alabildilermi alamadılarmı bilemiyorum :) Sonradan öğrendiğimiz kadarıyla menüde et yemeği, pilav, dolma, tatlı, mercimek çorbası ve su varmış. Osman Develioğlu'nun 10 dakikalık kısa konuşmasından sonra ezan okundu, yemekler yendi herkes evlerine dağıldı. Masa ve sandalyeler şu saat itibarı ile ( 02:50 ) hala parktalar. Allah Kabul Etsin Sayın Osman Develioğlu... Tebrikler :)

21 Ağustos 2010 Cumartesi

Sazlıbosna'da Balık Avı

Bugün iş güç yoktu. İftara kadar zaman biraz daha çabuk geçsin diye öylesine çıktık yola... Pek profesyonel olmasakta yanımıza bir kaç olta takımı  falan alalım dedik, ne olur ne olmaz...  Habipler, Arnavutköy derken Eski Edirne Asfaltından köyleri teker teker geçerek Sazlıbosna'ya vardık. İstanbul'da balık avlamak için gerçekten de ideal bir gölü var Sazlıbosna'nın. Uzaktan bakıldığında Terkos Gölü kadar büyükmüş gibi duruyor.
Yolun kenarında kendimize uygun bir yer bulup kurduk tezgahı, oltaları çıkardık, takımları hazırladık Rastgele deyip başladık beklemeye. Bu sıcaklarda öyle güzel serin bir rüzgar vardı ki herhalde bu senenin en hoş Oruç günü bugündü benim için. Bir kaç tane de sazan balığı yakaladık nihayetinde. Dönüşte de aynı yola devam ederek Hadımköy istikametinden otobana girdik. 20 dakika sonra evdeydik.

6 Ağustos 2010 Cuma

İSTANBUL'DA RAMAZAN ETKİNLİKLERİ

İstanbul Büyükşehir Belediyesi her yıl olduğu gibi bu yıl da ramazan ayında İstanbul halkını iftar sofralarında buluşturacak. İftar çadırları bu yıl yalnızca Eminönü, Üsküdar ve Bağcılar'da kurulacak, arzu eden vatandaşlar diğer ilçelerde sokak iftarlarında oruçlarını açacak.

İftar programı bölge yoğunluğuna göre hazırlanacak ve her semtte ortalama bin kişilik oturma grupları oluşturulacak. Yemek verilen noktalar sabit olmayacak, ramazan ayı boyunca farklı yerlerde iftar verilecek.

Dört çeşit yemek ve çeşitli iftariyeliklerden oluşan menü, 10 adet mobil büfe ile tespit edilen sokaklara ulaştırılacak. Ramazan ayı boyunca günde ortalama 10 bin kişi iftarını Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan sofralarda açacak. Bu organizasyonda 500 kişi görev alacak.

Yaklaşık 5 milyon TL'ye mal olacak bu çalışmada tüm hizmetler Büyükşehir Belediyesi ekiplerince yapılacak. İhtiyaçlar İstanbul Lojistik Destek Merkezi'nce gerçekleştirilecek.

ŞAMLAR - ARNAVUTKÖY MESİRE YERİ

Şamlar ve Arnavutköy mesire yerleri, şehirleşmenin henüz el atamadığı ormanlar olarak büyük önem taşıyor. Fıstık çamları altındaki geniş düzlükler, yürüyüş yolları, tilki, şahin ve diğer yabani hayvanlarıyla İstanbullular için ideal bir doğa parçası olan bölge,özellikle hafta sonları kalabalık gruplara ev sahipliği yapıyor. Yeni yapılan sosyal tesisler ve oturma sahaları, bölgenin çekiciliğini daha da artırıyor.

Bölgeye Gaziosmanpaşa yoluyla Arnavutköy’e yaklaşıldığında Nokta mevkiinden sola doğru inen asfalt yoldan ulaşılabiliyor.

FATİH ÇOCUK ORMANI - PARKORMAN

İstanbul’un içinde yer almasına karşı karmaşa, koşuşturma ve tanıdık metropol problemlerinin tamamen dışında kalan, özellikle çocuklar için düzenlenen etkinlikler ve onlara özel alanlarla çok sayıda ziyaretçi çeken Parkorman’da, spordan müziğe, sanattan sosyal etkinliklere kadar günün 24 saati etkinlik düzenleniyor. Sloganı “Dört mevsim eğlencenin merkez üssü” olan Parkorman’da, mekânlar kurulurken ağaç ve bitki örtüsüne de dikkat edilmiş. Bisiklet, kros ve yürüyüş gibi aktivitelerden sonra havuzda serinleyebilir, akşam yemeğinizi canlı müzik eşliğinde yiyebilir ya da çam ağaçlarının altına uzanıp sadece kendinizi dinleyebilirsiniz. Tercih sizin.




Parkorman, Maslak’tan Sarıyer’e uzanan Büyükdedere Caddesi üzerinde bulunuyor.

Göktürk Fidanlığı Mesire Yeri - Göktürk Fidanlığı Piknik Alanı

İstanbul'un dört köşesini yeşillendiren Çevre ve Orman Bakanlığı il Müdürlüğü'nün 1969'dan beri hizmet sunduğu önemli bir fidanlık. Bereketli topraklar üzerindeki 328 dönümlük saha, haftanın her günü İstanbullularla dolup taşmaktadır. Kapalı ve açık alan üretimindeki yüksek kaliteyle adeta rakipsizdir. Göktürk Fidanlığı'nda genellikle kışın yaprağını döken;

Anıt Çınarlar Mesire Yeri - Anıt Çınarlar Piknik Alanı

Çevre ve Orman Bakanlığının büyük önem verdiği anıt değerindeki ağaçların korunması projesi içinde yer alan saha, özellikle tabiat araştırmacıları için büyük önem taşımaktadır. Çatalca'nın Subaşı mevkiinde 2 adet çınar ağacı bu kapsamdadır. Yine Subaşı-Havuzlar bölgesindeki çınar ağaçları ise tahminen 900-1000 yaşları arasında olup, 15 metre boy, 3,5 metre çap ve 17 metre çevre genişliğine sahiptir. Çatalca merkezinden rahatlıkla ulaşılabilen bu anıt ağaçlar, tabiatın gücünü ve bereketini göstermesi bakımından son derece ilginç örneklerdir.

1 Ağustos 2010 Pazar

KINALIADA

Kınalı’ya ise ilk yerleşenler Ermeniler’di. Daha sonra Rumlar, ondan sonra da Türkler yerleştiler. Mütareke yıllarında Mustafa Kemal de İngilizler tarafından izlendiği için adadaki Ermeni Onnik Taşçıyan’ın evindeki bir süre gizlenmişti. Ne yazık ki bu tarihi yalı 1991’de yıkıldı. 1885’de yapılan ve hem kendi tarihi, hem de siyasi tarihimiz açısından bunca önemli olan yalı gözlerimizin önünde yıkıldı ve sahip çıkamadık. Adanın dini yapıları Kirkor Lusaroviç Ermeni Kilisesi, Panagia ve Khristos Manastırları ile sanırım Türkiye’de bir başka benzeri bulunmayan ultra modern bir camidir.

BURGAZ ADASI

Burgazadası, adaların en küçüğü ve en şirinidir. Eni boyu 2 km’dir.

Burgazadası, eskiden tümüyle bir Rum köyüydü. Türklerin yerleşmeye başlaması 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren başladı.

Adanın 170 metre yüksekliğinde tek bir tepesi vardır. Eski adıyla Hristos, yeni adıyla Bayrak Tepesi’ne çıkıp çevrenin doyulmaz manzarası izlenir. Tepede Hristos Manastırı’nın kalıntıları vardır. Manastır ilk kez 865’te yapılmış, IV. Murat zamanında yıkılmış, 1868’te yeniden inşa edilmiştir.

HEYBELİADA

Heybeliada ikinci büyük adadır. Heybeli’ye 1776’da Rum Ortodoks Patriği Karacas’ın yerleşmesi ile adanın kaderi değişti. Karacas Patrikhaneye küsüp bugünkü Deniz Lisesi’nin yerine bir köşk yaptırmıştı. Köşk metruk halde ve askeri bölgede kaldığı için ancak özel izinle gezilebiliyor. İzin de pek kolay verilmiyor. Sonraları, 1845 yılında Aya Triada Manastırı’nda Ruhban Okulu açılınca ada hızlı bir gelişme gösterdi. Günümüzde Deniz Lisesi ile biraz "askeri" havası vardır. Bir de sanatoryumu ile bilinir. İkinci büyük ada olan Heybeli’nin en yükseği 136 metre olan Değirmen Tepesi’nden başka üç büyük tepesi daha vardır.

BÜYÜKADA

Büyükada köşkleri, kulüpleri ve oturanları ile diğer adalardan biraz farklıdır. Deyim yerindeyse Adaların metropolüdür. Burgaz ile Kınalı ise daha "mütevazi" adalardır. Büyükada’nın dört tepesinden en yüksek olanı adını Aya Yorgi Kilisesi ’nden alıyor. Günümüzde Yüce Tepe denir oldu. Diğer tepe de adını üzerindeki Khristos Manastırı’ndan alıyor. Aya Yorgi 23 Nisan ve 24 Eylül günleri çok kalabalık olur. Her dinden insan toplanır ve dua edip dilekte bulunurlar. Yan taraftaki kafeteryada da Aya Yorgi’nin özel şarabı içilir.

AYASOFYA

Doğu Roma (Bizans) imparatoru Iustinianos'un iradesi ile, beş yıl gibi çok kısa bir süre içersinde inşa edildikten sonra 27 Aralık 537 günü kutsanarak açılışı yapılan Hagia Sophia Kilisesi, 2003 yılının 27 Aralık'ında 1466. yaşını tamamladı. "Kutsal Bilgelik"e ithaf edilen bu kilise, 916 yıl boyunca Bizans İmparatorluğu'nun prestij yapısı ve Ortodoks dünyasının merkezi olmuş, kısaca "Büyük Kilise" (Megale Ekklesia) olarak anılmış; 481 yıl boyunca İslam dünyasının ve Osmanlı İmparatorluğu'nun gözbebeği, sultanların "Büyük Cami"si (Cami-i Kebir) olarak kullanılmış; ve 69 yıldır da Türkiye Cumhuriyeti'nin en önemli 'müze-yapı'sı olarak dünyanın her tarafından gelen ziyaretçilerin hayranlığını kazanmaya devam etmektedir. Ayasofya, her dönemde bu kenti ziyaret edenleri en fazla etkileyen şey olmuş insanları adeta büyülemiş, gerek Bizans döneminde, gerekse Türk döneminde benzer biçimde efsanelere konu olmuştur.