19 Şubat 2009 Perşembe

Gazanfer Özcan son yolculuğuna uğurlandı


İstanbul'da vefat eden tiyatro sanatçısı Gazanfer Özcan, Marmara İlahiyat Fakültesi Camisi'nde kılınan cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa verildi.

Özcan'ın cenazesi, Kadıköy Haldun Taner Sahnesi'nde düzenlenen törenin ardından Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camisi'ne getirildi.
Camide, Özcan'ın eşi Gönül Ülkü Özcan, kızı Fulya Ündüz, torunu Tarık Ündüz ve damadı Gazanfer Ündüz ile Gönül Ülkü'nün önceki eşinden oğlu Kılıç Işılay ve torunu Sinan Işılay taziyeleri kabul etti.
Buradaki törene Turizm ve Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, İstanbul Valisi Muammer Güler, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, DSP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Ahmet Vefik Alp, CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim, TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy ile eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna da katıldı.
Tiyatro sanatçısı Gazanfer Özcan'ı son yolculuğunda, ''Avrupa Yakası'' dizisi oyuncularından Hasibe Eren, Engin Günaydın, Ata Demirer, Gülse Birsel, Levent Üzümcü, Hale Caneroğlu, Şenay Gürler, Yıldırım Öcek, Binnur Kaya'nın da aralarında bulunduğu çalışma arkadaşları, Rutkay Aziz, Bülent Kayabaş, Ferhan Şensoy, Fatih Erkoç, Kerem Alışık, Atilla Dorsay, Zerrin Özer, Zihni Göktay ve Adnan Şenses'in de aralarında bulunduğu sanatçı dostları yalnız bırakmadı.
Özcan'ın cenazesi, burada öğle vakti kılınan cenaze namazının ardından alkışlar eşliğinde bir süre eller üzerinde taşınarak cenaze arabasına konuldu. Yoğun katılımın olduğu törenin ardından Özcan, Karacaahmet Mezarlığı'nda defnedildi.
Törene, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın da çelenk gönderdiği görüldü.

8 Şubat 2009 Pazar

İstanbul Pazarları


Pazara gitmek çocukluğumda benim için bazen bir zevk, bazen de sıkıcı bir görevdi. Rahmetli annemin peşine takılır, şimdilerde pek göremediğimiz hemen hemen boyum büyüklüğündeki "pazar çantasını" elime alır pazarın yolunu tutardım. Okulların açılma haftası ve bayram haftalarında bana özel birkaç alışveriş yapılacağından çok heyecanlı ve zevkli pazar gezmelerim olmuştur. Arta kalan haftalarda ise sadece ev iaşesi için üstlendiğim bu yardımcılık görevi anneme taşıma konusunda yardım etmekten öteye gitmediği için çoğu zaman canımı sıkmıştır.
Hemen hemen 5-6 yıl olmuştur pazara gidip birkaç alışveriş yapmayalı. İşten güçten mi dersiniz yoksa çocukluğumdan kalan ev iaşesi taşımacılığının sıkıcılğından mı bilemem. Geçtiğimiz hafta hasbel kader bir arkadaşımla İstanbul'un hala kendini aşamamış semtlerinden birinde dalıverdim pazarın birine.
Bir yandan arkadaşımla sohbet etmeye çalışıyor, bir yandan da sağdan soldan üstüme gelen insanlarla çarpışmamak için sağlı sollu kıvırıyordum. Bu ne kalabalık Ya Rabbim! diye içimden geçirirken kalabalık arasından bir çığlık, bir hengame...
- Hırsız vaaar! Cüzdanımı çaldı bu adam, yakalayın! diye var gücüyle bağıran 25 yaşları arasında kucağında bebeği ile (pazarda bebeğin kucakta ne işi varsa) bir kadın,
-Hani nerde?
-Kim o?
-Tutun şunu! gibi sözlerle uğultulu bağırışlar arasında 20-25 yaşlarında esmer, uzun boylu, takım elbiseli esmer koca gözlü bir genç yanımızdan koşarak uzaklaştı. Pazar tahtaları arasındaki boşlıktan pazarın dışına sıyrılıverdi.
Hey gidi eski pazarlar hey.... İnsanlık nereye gidiyor Allahım!